Gonca Kocabaş / Milliyet.com.tr – Pandemi hayatlarımızın her alanına farklı dokunuşlar yaptı. İşlerimizi dünyanın her yerinden belirli bir ofise muhtaçlık duymadan yapabileceğimizi en iyi halde gösterdi. Hal bu türlü olunca, sabit bir mesken ve ofis muhtaçlık olmaktan da çıktı. Bu devirde daha az maliyetle farklı bir ömür usulü isteyenlerin tercihi de karavanlardan yana oldu. Kimi kolları sıvadı ve yeteneğini konuşturdu, kimi izlediği görüntülerden takviye aldı bazıları de bu işi profesyonellere bırakarak karavan hayallerine kavuştu. Herkesin ortak bir noktası vardı, tabiata yakın olmak ve gerilimden uzaklaşmak.

Buket ve Tuncay Kes çifti de meskenlerini kapatıp kendi yaptıkları karavanda yaşamaya başladılar. Dünyanın en hoş kararını verdiklerini söyleyen çift, artık tam vakitli bir karavan tecrübesi yaşıyor.

‘KAZANCIMIZIN TAMAMI FATURALARA GİDİYORDU’

Karavan maceralarına çıkarken, akıllarında konutu kapatmak olmadığını lisana getiren Buket Kes, “Biz aslında karavan yapıp onu kiralayalım ve tertipli bir gelirimiz olsun diyorduk. Sistemli gelir de olsa kazandıklarımızın çabucak hemen hepsinin faturalara, kiralara gittiğini fark ettik ve o noktada tam vakitli karavan hayatı aklımıza düştü” dedi.

Bir aracı kimseden takviye almadan karavana dönüştürmek büyük bir iş. Teknik bilginin yanında el becerinizin ve kâfi vaktinizin olması koşul. Tam 99 günde kendi araçlarını yapan çift, “Emekle yapılan her şey kutsaldır bizim için” diyor. Araç imalinde hiç usta dayanağı almadıklarının altına çizen aile, “Her yerinde alın terimiz var. Onun için bize nazaran dünyanın en hoş karavanı güya bizim karavanımız üzere. Mesken sıcaklığında yaptık. Birtakım günler karavandan dışarı hiç çıkmıyoruz ve hiç sıkılmıyoruz. İçerisinde aşk var, sevgi var, emek var” dedi.

?

Herkesin en merak ettiği soru olan maliyetlere geldiğimizde çiftimiz işin bu kısmını, ‘insanların en tasa duyduğu bölüm’ olarak isimlendiriyor. Maliyetler aslında herkes için çok değişken olabiliyor. Nasıl bir hayat alanı istediğinize nazaran, maliyetlerinizi azaltabilir ya da çoğaltabilirsiniz. Kimi için ‘olmazsa olmaz’lar sizin için mecburilik teşkil etmeyebilir. Karavanın temel materyalleri dışındaki fiyatlandırmanın büsbütün şahsî olduğunu unutmamak gerekiyor. Çiftimiz kendi karavanlarını yapma konusunda biraz gözü pek olmanın ve risk almanın değerli olduğunu vurguluyor.

‘HER ŞEYİ SATTIK, MESKENDE OTURACAK KOLTUĞUMUZ BİLE KALMAMIŞTI’

Genç çift, karavanı aldıktan sonra çok az paraları kaldığını söyledi ve o günleri şöyle anlattı: “İnsanlar, ‘Yapamayacaksınız bu parayla’ dedi. Lakin bizim hayalimizdi, yapacaktık. Karşımıza yeni işler çıktı. Kazandık, karavana yatırdık. Meskendeki her şeyimizi satmaya başladık. Son vakitlerde konutumuzda oturacak koltuk bile kalmamıştı. Bilgisayarlarımızı ve beyaz eşyalarımızı da sattık. O müddette minik bir karavan siparişi aldık, onu bir haftada bitirdik.”

‘AYLIK MASRAFIMIZ 8 BİN TL’DEN BİN 500 TL’YE DÜŞTÜ’

Kendi karavanlarını 99 günde ve yaklaşık 80 bin TL’ye yapan çift, meskenlerini kapatıp tam vakitli karavan hayatına geçtiklerinde aylık masraflarında da önemli bir azalma olduğunu söyledi. Meskenlerini kapatmadan evvel 8 bin TL aylık sarfiyatları varken şimdilerde bu sayının bin 500 TL’ye kadar düştüğünü lisana getiren çift, “Elektrik gereksinimimizi güneş panellerinden alıyoruz, ısınma masrafımız da meskende ödediğimiz üzere değil. En büyük masrafımız yalnızca mutfak alışverişimiz oluyor” dedi.

Karavanı yaparken en çok insanların olumsuz tenkitlerinden rahatsızlık duyduklarını lisana getiren aile, “Bizi zorlayan insanlara kulak asmadık. Bir hayalimiz vardı ve kimse bunu değiştiremezdi” açıklamalarıyla kendileri üzere karavan yapacaklara yürek verdi.

KARAVANDA DAİMA BİRARADA OLMAKTAN SIKILMIYOR MUSUNUZ?

Hem Instagram hem de YouTube kanallarından karavan maceralarını paylaşan çiftimize, takipçilerinin onların hayatları hakkında en merak ettikleri şeyin ne olduğunu sorduk. Çiftimiz ise, “Sürekli karavandasınız, birbirinizden sıkılmıyor musunuz ya da tartışmıyor musunuz üzere sorular çok oluyor. Hiç sıkılmıyoruz. Öncelikle ömür alanlarımıza hürmetimiz var. Genel olarak tartışan bir çift de değiliz. Birlikte çok eğleniyoruz. Çok hoş vakit geçiriyoruz. Evliliğimiz hiç monoton olmadı. Hala sevgiliyiz biz. O heyecan karavan hayatında da gitmedi. Tam zıddı yeni bir görünüme gitmek için sabırsızlanıyoruz” formunda karşılık verdi.

Karavanda da yaşıyor olsanız, konut kadar olmasa da aşikâr masraflarınız ve masraflarınız oluyor. Buket ve Tuncay çifti, karavanla daima seyahat etmek yerine, konakladıkları yerlerde kendilerine yeni işler bularak yararlarını da elde etmeye çalışıyor.

Çift, “Instagram hesaplarından satış yapmaya çalışıyoruz. Teknelerin ahşap dizaynlarını dizayn ediyoruz. Deri çantalar, el örgüsü şeyler yapıp sayfalarımıza koyuyoruz. Mesela artık bir heykel işi aldık. Bizim için değerli bir iş. Onun için gezmeyi, eğlenmeyi bırakıp heykel işine gömüldük. 3 ay kadar onun üretimiyle uğraşacağız” dedi.

‘KARAVAN HERKESE NAZARAN OLMAYABİLİR’

Karavancılık artık bir emeklilik hayali olmanın ötesine geçti. Tam vakitli bir beyaz yakalı da karavanla seyahatler yapabiliyor, bir üniversite öğrencisi de. Ülkemizde gitgide yaygınlaşan karavan kültürüne ayak uydurabilen de var, ‘Bu iş bana nazaran değilmiş’ diyen de. Çiftimiz de bu işin herkese nazaran olmadığını belirterek, “Daha genç beşerler da artık karavan kullanıyor. Lakin yapamayan da çok. Yani hoş lakin çok da kolay değil. Bazen park yeri bulamıyorsunuz mesela. Kirli su deponuzu her yere boşaltamazsınız. Sevince zorlukları bile zevkli oluyor. Zira kendi meskeniniz, yuvanız. Size ilişkin bir konut. Bu gençler için bir nimet” diye konuştu.

‘ÖNCE ÇALIŞMALI SONRA GEZMELİYİZ’

Birinci seyahatlerindeki kaygı ve heyecanları için ‘Sudan çıkmış balık gibiydik’ diyen genç karavancılar, birinci rotalarının bir bağ meskeni olduğunu, sonrasında ise “Yaşamımız asıl orada başladı” dedikleri Marmaris Bozburun’a geçtiklerini heyecan içinde anlattılar. Buket Kes karavanın birinci vakitlerini şu sözlerle anlattı: “Aylarca gezmedik ve Bozburun’da çalıştık. Bir tersanede çalışanların ortasında kaldık. Herkes haydi gezin diyordu fakat evvel çalışmak, sonra gezmek üzere bir ideolojimiz var bizim. Yalnızca gezmek için yapmadık karavanı. Her kente dokunmak, iş imkanları sağlamak, yeni şeyler ve işler öğrenmek, yeni beşerlerle derin sohbetler etmek için yaptık. Karavan yapmamızın aslında derin ve kozmik sebepleri de var.”

‘RİSK ALMADAN HİÇBİR HAYAL GERÇEKLEŞMEZ’

Karavanlarını birebir vakitte bir atölye üzere de kullanan çift, “Keşke dediğimiz çok şey yok lakin biraz daha büyük bir karavan daha iyi olabilirdi” diyor. Karavanda kaynak makinelerinin bile olduğunu lisana getiren aile, “Sadece atölye materyallerimiz için ileride daha büyük bir karavana geçebiliriz” sözlerini kullandı.

Evvel Türkiye’yi sonra da dünyayı gezmek istediklerini lisana getiren çift, son olarak karavan severleri cesaretlendirecek tavsiyelerde bulundu. Çift, “Korkmayın, cesaretli olun ve inanın. Hayaliniz ne ise evvel ona inanın. Risk almadan hiçbir hayal gerçekleşmez. ‘Yapamazsın, olmaz, çok değerli, yaşınız geçti’ üzere olumsuz bir sürü cümle kuracaklar. Hiçbir şey geçmedi. Her şey olması gereken vakitte olacak, bunu unutmayın” tavsiyesinde bulundu.