Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, göç ve mülteciler probleminde asıl yükü sesi çok çıkan batılı ülkelerden çok krize hududu olan ülkelerin çektiğini belirterek, “Afganistan’daki gelişmelerin göç akını riskini artırdığı malumunuzdur. Halihazırda 3.6 milyonu Suriye’den gelen olmak üzere yaklaşık 5 milyon mülteciye mesken sahipliği yapan ülkemiz yeni bir göç yükünü kaldıramaz” dedi.

Erdoğan, Dolmabahçe Sarayı’nda düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı Parlamento Birliği (İSİPAB) 16. Konferansının açılışında konuştu. Konferansın ana temasının paylaşım, vicdan ve İslam, Filistin, göç ve Afganistan olarak belirlenmesini çok isabetli bulduğunu söyleyen Erdoğan, satır başlarıyla şunları söyledi:

FİLİSTİN DAVASI AMACINA ULAŞMADI: Kudüs davası sırf Filistin’deki bir avuç bahadır Müslüman’ın davası değil, İslam aleminin tamamının ortak davasıdır. Kudüs’ü savunmak insanlığı savunmak, Kudüs’e sahip çıkmak hakka, hukuka, barışa, adalete, medeniyete sahip çıkmaktır. Filistin’i nefessiz bırakarak haklı davasından vazgeçirmeyi amaçlayan siyasetler, Filistinli kardeşlerimizin ulu direnişi sayesinde şimdiye kadar hamdolsun gayesine ulaşamamıştır. Bu siyasetlerin bir avuç fanatik dışında ne İsraillilere ne de bölgeye yararı olmuştur. Şiddet siyasetlerinin artık kimseye yararı yoktur. 2. Dünya savaşındaki soykırımın bedelini bugün Filistinlilere ödetmek haksızlıktır.

ZULÜM GÖRMEK İSTEMİYORUZ: Kudüs’ü 400 yıl boyunca adaletle yönetin bir ecdadın torunları olarak Filistin’de kan, gözyaşı ve zulüm görmek istemiyoruz. Önümüzdeki devirde bölgemizde barış ikliminin güçlenmesini yeniden bizim atacağımız ortak adımlar belirleyecektir. Birlik ve beraberlik içinde hareket etmeli Filistin davasını zaafa uğratacak her türlü hareketten kaçınmalıyız. Filistin davasının dünya gündeminde hak ettiği yere getirilmesi ve adil bir tahlil bulunması için çabalarımızı sürdürmeliyiz. 

SIRTIMIZI DÖNME LÜKSÜMÜZ YOK: Afganistan’ın kalıcı barış ve istikrara kavuşması ortak temennimizdir. Afgan halkına sırtımızı dönme yahut bu ülkede yaşanan insani drama gözlerimizi kapatma lüksümüz yoktur. Bilhassa şu anki güç kış kurallarında Afgan kardeşlerimize yönelik insani yardımların sürdürülmesi öncelik taşıyor. Kendi hissemize esaslı münasebetlere sahip olduğumuz Afganistan’a ve Afgan kardeşlerimize elimizden gelen takviyesi ve yardımı sağlıyoruz. Afganistan’ın tekrar kaosa ve çatışmaya sürüklenmemesi için uğraşlarımızı devam ettiriyoruz. Afganistan’daki gelişmelerin göç akını riskini artırdığı malumunuzdur. Halihazırda 3,6 milyonu Suriye’den gelen olmak üzere yaklaşık 5 milyon mülteciye konut sahipliği yapan ülkemiz yeni bir göç yükünü kaldıramaz.

ÜÇ MAYMUNU OYNADILAR: Esasen göç ve mülteciler sorununda asıl yükü sesi çok çıkan batılı ülkelerden çok krize sonu olan bizim üzere ülkeler çekiyor. Bu sene 10. yılını geride bırakan bu kriz karşısında batı dünyası daima üç maymunu oynadı. Hiç bir adım atmadılar. Hatta DEAŞ ile uğraş kılıfı altında terör örgütlerini desteklemekten çekinmediler. Ülkemize verdikleri yardım kelamlarının kıymetli kısmını da yerine getirmediler.

İSLAM DÜŞMANLIĞI VE NEFRET SÖYLEMİ: Yükselen İslam düşmanlığıyla da uğraş ediyoruz. Günümüzde demokrasi ve insan hakları savunuculuğu yapan batı ülkelerinde nefret telaffuzları günlük hayatı teslim alıyor. Avrupalı siyasetçiler toplumu zehirleyen bu hastalıklı akımlar yerine adeta ateşe akaryakıt dökerek Müslümanları ve göçmenleri maksat gösteren telaffuzlara sarılıyorlar. Avrupa’nın Müslüman kardeşlerimiz için bir toplama kampına dönüşmesine müsaade veremeyiz… İslam düşmanlığı ve nefret telaffuzlarıyla çabada daha kararlı adımlar atmalıyız. Müslümanlar, bilhassa Müslüman bayanlar, dünya genelinde birçok ülkede ırkçı, ayrımcı siyasetlerin mağduru oluyor.

‘Yerli aşımıza acil kullanım başvurusu yaptık’

Türkiye’nin salgın periyodunda insanı, insan hayatını ve insani bedelleri merkeze alan bir yaklaşım sergilediğini söz eden Erdoğan, “Her fırsatta insanlığa demokrasi, hak, hukuk ve adalet dersi verenler, kendi sonları dışındaki dramlara kulaklarını tıkarken, biz elimizdeki tüm imkanları dost ve kardeş ülkelerle paylaşmaya hassasiyet gösterdik. Gereksinim halindeki 160 ülke ve 12 milletlerarası kuruluşa yardım ulaştırdık. Bunun yanında 11 ülkeye aşı tedarikinde bulunduk. Yerli aşımız Turkovac için acil kullanım onayına kısa müddet evvel başvurduk. Yerli aşımızla ilgili süreçleri yakından takip ediyor, inşallah bir an evvel neticelendirmeyi dilek ediyoruz” dedi.