Mehtap Gökdemir

CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “Ekonomide yapılan ıslahatların meyvelerini toplayan bir siyasi iktidar, ıslahatları sürdüremedi, dışarıdan inanılmaz yüksek faizlerle borç alarak bugünlere geldi” dedi.

CHP İstanbul Milletvekili Yunus Emre, CHP’nin 37. Olağan Kurultayı’nda kabul edilen İkinci Yüzyıla Davet Beyannamesi’ni uzmanların tartışmasına açtı. 13 unsurluk beyannamenin her unsuru üzerine iki uzman ve bir CHP milletvekiliyle tartışmalar yürütüldü. Tartışmalar, internet üzerinde yürütülen seminer formatında gerçekleştirildi. Tartışmanın son kısmı de Kılıçdaroğlu’nun iştirakiyle gerçekleştirildi. Kılıçdaroğlu özetle şunları söyledi:

SÜRDÜREMEDİ: Türkiye’nin kimi temel problemleri var. Temel meseleden kastım şu: Tahlili konusunda siyaset kurumu gerekli vakti ve emeği harcamıyor. Sorun da giderek büyüyor ve tahlili daha da sıkıntı bir alana kıvrılmış oluyor. Eğitim bunlardan biri. Bir düzenleme yapıldı, Bakanlar Kurulu’nda, Ulusal Eğitim Şuraları’nda görüşülmedi, kalkınma planlarında yoktu. Fakat bir kişi istedi; 4+4+4 sistemi parlamentoya geldi. Olayın taraflarının görüşleri hiç alınmadı ve çocuklarımız denek olarak kullanıldı. Ve bugünkü acı tablo ortaya çıktı. Tekrar iktisatta yapılan ıslahatların meyvelerini toplayan bir siyasi iktidar, ıslahatları sürdüremedi, dışarıdan fevkalâde yüksek faizlerle borç alarak bugünlere geldi. Artık faizin, borç paranın faizini ödemek için de Türkiye borçlanmak zorunda bu türlü bir noktaya geldik.

TOPLUM GÜVENMEZ: Yapmamız gereken şu; siyaset kurumu önündeki temel sıkıntıları görmeli ve o temel problemlerin tahlili konusunda vatandaşına bir şeyler söyleyebilmeli. O nedenle belirli vaatleri yapmak zorundasınız. Yani bunu yapmaz ve yalnızca tenkit bağlamında kalırsanız, siyaset kurumu topluma itimat vermez.

GÜÇLÜ GENÇLİK: İkinci yüzyıla gidiyoruz fakat artık Türkiye’nin kendi bölgesinde de ve dünyada da çok saygın ve güçlü bir ülke olması lazım. Çok güçlü, çok güçlü yani taşı sıksa suyunu çıkaracak güçlü bir gençliğimiz var. Şayet gencin gücünü hayatın her alanında büyümeye ve kalkınmaya dönüştüremezsek Türkiye tekrar kaybedecektir. En büyük tasamız bu.

DIŞ SİYASET: Dış siyaset da ‘Yurtta barış, dünyada barış’ ideolojisi üzerine yeniden inşa edilmek zorundadır. Dış politikayı sağlıklı yürütmeyen bir ülkenin bir mühlet sonra bütün komşularıyla hengameli ve dünyanın gözünde prestij kaybeden bir ülke pozisyonuna gelmesi kaçınılmaz oluyor. Biz eskiye yani ana ideolojiye dönmeliyiz. İnsanları, şahısları, kurumları ya da ülkeleri düşmanlaştırmadan, dost bağlarla süreci götürmeliyiz. Bunu götürdüğümüz vakit da iktisada çok büyük katkı yapmış, tıpkı vakitte İslam Dünyası’nın da gözdesi bir ülke pozisyonuna gelmiş oluruz.

GAYELER: Şayet demokrasiyi büyütür ve geliştirebilirseniz bütün alanlara nüfuz eder bu. Dış siyasete da, eğitime de, üniversitelere de, etrafa nüfuz eder, hürmete nüfuz eder. Bir yüzyılda demokrasinin aşikâr kurumlarını yaşatabildik yahut hayata geçirebildik ancak asıl ikinci yüzyılda demokrasinin bütün kurumlarını insan odaklı, etraf odaklı hayata geçirmek zorundayız ana maksat de bu.