Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başakşehir’deki İbn Haldun Üniversitesi Külliyesi açılış merasimine katıldı. Merasimde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oğlu İbn Haldun Üniversitesi Mütevelli Heyeti Lider Vekili Bilal Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Diyanet İşleri Lideri Ali Erbaş, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya ve Kafkas Müslümanları Yönetimi Lideri Şeyhülislam Allahşükür Paşazade yer aldı. Üniversite tanıtım sinemasının akabinde Cumhurbaşkanı Erdoğan özetle şunları söyledi:

BATIYA İLHAM: Üniversitenin ismini aldığı İbn Haldun’un tarihçiliği, siyaset bilimciliği, devlet adamlığı, filozofluğu yanında, dünyada sosyoloji ilminin kurucusu olarak kabul ediliyor. Kendisi bunu Ümran ilimi olarak tanım ediyor. Hayatı Tunus, Cezayir, Fas, Mısır üzere coğrafyalarda ilimle, yöneticilikle geçen İbn Haldun, deneyimlerini, ‘Mukaddime’ yapıtında insanlığın istifadesine sunmuştur. Sıkıntı siyasi ve ekonomik taraflarını bir kenara bırakarak, yalnızca en iyi istikametiyle bakacak olursak, mesela Batı tıptan sosyolojiye kadar pek çok alanda ilhamını bizim köklerimizden almıştır.

KÖKENLERİMİZİ UNUTTUK: Buna karşılık biz, kendi köklerimizi büsbütün unutarak yahut dışlayarak onun türevlerini temel kabul etmek suretiyle, iki asırdır kendimize yol bulmaya çalışıyoruz. Öteki tabirle, fikri bir buhranın içinde çırpınıyoruz. Doğal ki siyasi bağımsızlığın da ekonomik bağımsızlığın da temelinde fikri bağımsızlık yatar. Osmanlıdan Cumhuriyete, ülkemizin bu süreçte yaşadığı tartışmaların merkezinde daima geleceğimizi nerede arayacağımız sorusu yatmıştır.

EN BÜYÜK KAYIP: Ülke ve millet olarak kendimizi denetimsiz bir batılılaşma fırtınasının içinde bulduk. Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür kuşaklar yetiştirmek için çıkılan yolun en sığından, en bayağısından bir batı taklitçiliğine dönüşmüş olması, Cumhuriyetimizin en büyük kaybıdır. Her devirde elbette bu fikri sancıyı yaşayan, tartışmayı ve arayışı sürdürmeye çalışan dava insanları çıkmıştır. Fakat bunların sesi ve üretimi devlet gücünü de ardına alan, kayıtsız koşulsuz Batıcılığı savunan zihniyetin, faşist dayatmaları karşısında yetersiz kalmıştır.

İLERLEMEDİK: Samimi bir muhasebeyle, geçtiğimiz 18 yılda her alanda, tarihi yapıtlara ve hizmetlere imza attığımızı fakat eğitim ve öğretimde, kültürde istek ettiğimiz ilerlemeyi sağlayamadığımızı düşünüyorum. Bunu tezli söylüyorum. Bugün Batı’nın üniversitelerinde, ulaştığımız mükemmeliyete ulaşamadılar. Artık süreci hızlandırmamız gerekiyor. Eğitim-öğretim görüyoruz ancak birden fazla alanda hepimizi mutmain edecek seviyede yetişmiş insan gücüne sahip değiliz. Genç bir nüfusa sahip hamdolsun. Fakat medeniyet tasavvurumuzu layıkıyla hayata geçiremiyoruz. Medyamız en çağdaş altyapıya sahip lakin bizim sesimizi ve nefesimizi yansıtmıyor.

FİKRİ İKTİDAR: İlimde, sanatta, kültürde daima benzeri ıstıraplarla karşı karşıyayız. En haklı olduğunuz bahislerde bile dünyaya kendimizi anlatamıyoruz. İşte bunun için de fikri iktidarımızı hala tesis edemediğimiz kanaatindeyim. Hiç kimsenin bu fikri iktidar arayışından rahatsız olmaması gerekir. Bu arayışın sona ermesi bir ülkenin ve toplumun felaketi demektir. Tam bilakis bu arayışa herkesin takviye vermesini, katkı sağlamasını bilhassa bekliyoruz. Fikri iktidarı siyasi takımlar değil ilim, sanat ve hikmet insanları inşa eder. Siyasi takımlar lakin onlara gereksinimleri olan tabanı sağlar. Hasebiyle bu bahisteki sorumluluğun, bir kısmı bize aitse kıymetli bir kısmı da ilim ve fikir adamlarımıza aittir.

TAKLİTÇİLİK: Bir biçimde önüne konan çerçevenin körü körüne fanatikliğini yapanın kendine de, ülkesine de, medeniyetine de hayrı olmaz. Taklitçilik mevcudun akabinde gitmek demektir. Halbuki bize lazım olan, ilhamını gelenekten alan yenilikçiliktir. Elbette dünyanın bilimde, teknolojide, kültürde, sanatta geldiği yeri toptan reddedecek, görmezden gelecek kadar gerçeklerden kopuk değiliz. Bağlantı mecralarının böylesine geliştiği, tüm dünyanın adeta küçük bir köy kararını kazandığı günümüzde diğer türlü hareket etmenin mümkün olmadığını da pek iyi biliyoruz.

TEK VAZGEÇİLMEZ: Dünyadaki hakim fikri anlayışın, fiili tertibin yalnızca akabinde giderek kendimize çok daha ileri bir medeniyet inşa edemeyeceğimize inanıyoruz. Geçmiş ve mevcut tüm medeniyetlerin birikimini kullanarak, Hepsinin de ötesine geçmenin uğraşı, kararlılığı ve üretkenliği içinde olmamız gerekiyor. Tek vazgeçilmezimiz, inancımızın mastarıdır. Onun dışındaki her şeyi geleceği kucaklayacak biçimde yine yorumlamak, yine üretmek mümkündür”

2053 VİZYONU: İnancımızın mutlak hakikatlerinden aldığımız güç ile, çok daha büyük maksatlar peşinde koşacağız. Kendimizi mevcut kurallara hapsederek, fikri tüketicilikten öteye geçemeyiz. Biz her alanda olduğu üzere, fikri alanda da üretici olmanın çabası içindeyiz. Öyleyse yapmamız gereken, kendi medeniyet birikimimize ve amaçlarımıza uygun kuşaklar yetiştirmek. Türkiye’nin 2053 vizyonunun ana fikrini bu bahis oluşturmalıdır.

TOPYEKÛN ISLAHAT: Ülkemizin geçmişten bugüne eğitim-öğretim sistemi, çocuklarımıza yalnızca maddi bilgi yükleme üzerine şurası. Her okul düzeyinde öğretime yük verilirken, eğitim kısmı ihmal edilmiş. Bunun için önümüzdeki periyotta önceliğimizi, aileden başlayarak, eğitim-öğretim hayatları boyunca, evlalarımızı hakkıyla yetiştirmek olarak değiştirmemiz koşuldur. Bu değişim, sıradan bir müfredat tadilatının ötesindedir. Topyekûn bir eğitim-öğretim ıslahatını gerektirir.

‘Aydınlık bir gelecek’

Eğitimin evrelerini de sıralayan Erdoğan kelamlarını şöyle sürdürdü:

“Okul öncesi ve ilkokulda tek muhtaçlığımız olan kıymetlerini iyi bilen, inancına, kültürüne, tarihine, lisanına sahip çıkan, ailesine ve toplumuna karşı sorumluluklarını özümsemiş beşerler yetiştirmektir. Ortaokul periyodunu çocuklarımızın zihni ve fiziki kabiliyetlerini keşfetmeye, onların geleceğe gerçek alanlarda hazırlamaya yönelik bir anlayışla şekillendirmeliyiz. Lise devrini, artık ruhu zenginleşmiş, kendini tanımış, yapabileceklerini bilen gençlerimizin somut alanlara yönelecekleri bir eğitim-öğretim süreci olarak tasarlamalıyız. Yüksek öğretimi ise, ön lisansından lisansına, yüksek lisansından doktorasına kadar her safhası ile milletimizin fikri iktidarının üretim merkezleri haline dönüştürmeliyiz. Bunu başardığımızda tıpkı geçmişte yaptığımız üzere, kendimiz ile birlikte tüm insanlık için, aydınlık bir geleceğin kapısını açmış olacağımıza ben, kuşku duymuyorum. İbn Haldun Üniversitemizi işte bu hayali ete kemiğe büründürmenin birinci ve kıymetli adımlarından biri olarak görüyorum.”

‘Yerel idarede sesimizsiniz’

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 19 Ekim Muhtarlar Günü münasebetiyle yaptığı konuşmada “Yerel idarelerde sizler bizim Türkiye’deki birinci elimiz, ayağımız, gören gözümüz, duyan kulağımız ve birebir vakitte sesimizsiniz” dedi. Muhtarlarla yemekte bir ortaya gelen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun telefonundan muhtarlara hitap eden Erdoğan, şunları söyledi: “İçişleri Bakanlığımız, valilerimiz, kaymakamlarımızla birlikte müşterek çalışmalarınızla inanıyorum ki Ankara’mızı hoş yarınlara bir arada taşıyacağız, bir arada yürüteceğiz. Dayanışmamız çok kıymetli, yardımlaşmamız çok kıymetli.”

İzzetbegoviç paylaşımı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bosna Hersek’in eski Cumhurbaşkanı Aliya İzzetbegoviç için paylaşımda bulundu. İzzetbegoviç’in fotoğrafı ve “Hayat inanan ve salih amel işleyenler dışında kimsenin kazanamadığı bir oyundur” kelamının bulunduğu görseli paylaşan Erdoğan, “Rahmetle, hürmetle, hasretle…” tabirini kullandı.