ALP USTAOĞLU

Grand slamler ortasında farklı bir yeri olan Wimbledon Tenis Turnuvası’nda sona gelindi. Rakiplerini eleyerek finale çıkan Barty ile Pliskova’nın maçının büyük uğraşa sahne olması bekleniyor. Her vuruşu tıpkı düzeyde yapılan Avustralyalı raket memnun sona daha yakın

Wimbledon Tenis Turnuvası’nda tüm manileri aşıp, finalde dünyanın tepesine çıkacağınız şampiyonluk için aranızda yalnızca bir maç ve rakip kaldığında gerginlik tepe yapıyor. Wimbledon bayanlar finaller tarihi; Martina Navratilova, Chris Evert, Steffi Graf, Serena Williams üzere hem oyun hem rakamsal manada tenisin en büyüklerinin kıyasıya savaşına sahne oldu.

Zira oyuncular tahminen bir daha erişemeyecekleri bu bahtı iyi kullanıp ‘Wimbledon Şampiyonu’ olabilmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Bu yılki bayanlar finalinin ismi Ashleigh Barty-Karolina Pliskova oldu. Hangi oyuncu kazanırsa yeni bir Wimbledon şampiyonu ortaya çıkacak. Pliskova uzun vakittir cinste üst sıralarda bulunuyor. 16 WTA şampiyonluğu bulunan ve tüm grand slamlerde yarı final oynayan Pliskova’nın koleksiyonundaki eksik modül olan grand slam şampiyonluğu için Wimbledon süper bir taçlanma olacaktır.
Öbür tarafta ise Avustralya’nın son vakitlerde yetiştirdiği en büyük oyunculardan biri olan dünya bir numarası Barty olacak. Bayanlar tenisinde tesirli servis oyuncular için en kıymetli belirleyici özelliklerin başında geliyor. Genel olarak tesirli servisin ve ace sayısının erkekler kadar yüksek olmadığı bayanlarda iyi servise sahip oyuncular daha kolay ön plana çıkabiliyor. Wimbledon’da bu sene maç başına ortalama 9 ace ile oynayan Pliskova’ya karşı Barty’nin ise maç başına 8 acelik bir ortalaması var. Daha iyi birinci servis ortalaması tutturacak olan oyuncu rakibine avantaj sağlayacaktır.

Olağan ki Barty’nin en kıymetli alametifarikası olan forehand, backhand, kısa top, file önü vuruşları üzere literatürdeki her vuruşu çabucak hemen birebir düzeyde yapabilmesi ve bu manada portföyünün geniş olması Avustralyalıyı ön plana çıkarıyor. Barty bilhassa uzun uzunluğundan ötürü kortta hareketli olamayan Pliskova’yı koşturup, kısa toplarla oyununu çeşitlendirebilirse Çek oyuncunun istikrarını önemli manada bozabilir.
İki ay evvelki Roma finalinde Swiatek’e hiç oyun alamadan 6-0’lık iki setle yenilip tarihe geçen Pliskova’nın mesleğinde bu stil dalgalanmalar yaşadığı maçlar var. Barty ise bu manada da daha istikrarlı bir oyun yapısına sahip, Avustralyalı oyuncu kazansın ya da kaybetsin çoklukla tıpkı oyun seviyesini müdafaayı başarıyor. Sonuç olarak yıpratıcı özellikleri olan iki oyuncunun finalinde Barty’nin az farkla önde olduğunu düşünüyorum.

Erkeklerde final Berrettini-Djokovic
Wimbledon’da bayanlardan sonra tek erkeklerde de finalistler belirli oldu. Birinci maçta Polonyalı Hubert Hurkacz’ı 6-3, 6-0, 6-7 ve 6-4’lük setlerle 3-1 yenen İtalyan Matteo Berrettini bileti kaparken, ikinci müsabakada ise bir numara Novak Djokovic, Shapovalov’u 7-6 (7-3), 7-5 ve 7-5’lik setlerle 3-0 mağlup ederek kupaya bir adım daha yaklaştı.

Roger Federer’in veda yılı olabilir!
Federer’in çeyrek finaldeki vedası bilhassa Britanyalıları üzdü. Natürel ki bunun haklı sebepleri var. Tenis artık bilimi gerisine alarak daha fizikî uğraşa dayalı bir noktaya gerçek evriliyor.
Teknolojik gelişmeler bu noktadaki değişimi hızlandırdı. Bütün bu gelişmelerin içerisinde Federer birebir kalmaya devam ediyor. Onun oyununa baktığımızda Edberg’in zerafetini ve Sampras’ın sertliğini yakalayabiliyorsunuz. Korttaki duruşu, gücü ve oyunu ile unutulmuş eskilerden izler taşıyor, bu tarafıyla Federer farklı bir sentez.
Birebir vakitte bu eski-yeni sentezi muhakkak zaafları da beraberinde getiriyor. Sonuç olarak Federer, ezeli rakipleri ve neredeyse artık birer makineye dönüşmüş olan Djokovic, Nadal ve iyi vakitlerinde Murray’e oranla daha kusurlu bir deha. Final puanlarındaki kırılganlığı yüzünden pek çok final ve şampiyonluk kaybeden, bu manada aslında bilindiğinin bilakis ‘winner’ olmayan, bilhassa sert rakiplere karşı yumuşak kalabilen İsviçreli raket işte bu ve gibisi zaafları özel kılıyor.
Wimbledon’da Federer’i kortta seyreden izleyiciler bu tarihi sentezi izlemeyi seviyorlar. Ayrıyeten genel tutum ve duruş olarak İngilizlerin bu turnuvaya en çok yakıştırdığı ve şampiyon olarak görmek istediği oyuncu Federer. Bu yüzdendir ki İsviçreli oyuncu Britanya’dan bir oyuncu ile oynasa bile dayanağı azalmıyor. Bu istisnai bir durum. Çeyrek final sonrası basın toplantısında basına iyi bir müddet ayıran ve tüm soruları cevaplamaya çalışan Federer’e, İngiliz gazetecilerin daima olarak ‘gelecek sene de gelecek misiniz’ sorusunu sorması aslında bu bahisteki ortak duyguyu yansıtıyor. Federer seneye de muhtemelen gelecektir, İsviçreli oyuncunun 2022’yi her turnuva için veda yılı yapacağını düşünüyorum.