Ayrıntılar birazdan…

Osman Kavala ile ilgili yargısal süreç

Seyahat Parkı odaklı olaylara ait davada “cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya yahut vazifesini yapmasını kısmen yahut büsbütün engellemeye teşebbüs”, “mala ziyan verme”, “nitelikli yağma”, “tehlikeli hususların müsaadesiz bulundurulması yahut el değiştirilmesi”, “kasten yaralama”, “ağırlaştırılmış yaralama” ve “Kültür ve Tabiat Varlıklarını Müdafaa Kanunu’na muhalefet” kabahatlerinden İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesince yargılanan Kavala’nın 18 Şubat’ta, kabahatlerin işlendiğine dair mahkumiyete kâfi derecede hukuka uygun somut ve kesin kanıt bulunmadığı gerekçesiyle beraati ve tahliyesine karar verilmişti.

Tıpkı gün Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe teşebbüsü soruşturması kapsamında gözaltına alınan Kavala, bir gün sonra sevk edildiği hakimlikçe “Anayasal sistemi ortadan kaldırmaya teşebbüs” hatasından tutuklanmıştı.

Kavala hakkında ayrıca İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen darbe teşebbüsüne ait soruşturma kapsamında sevk edildiği mahkeme tarafından 9 Mart’ta “devletin bilinmeyen kalması gereken bilgilerini siyasal yahut askeri casusluk gayesiyle temin etme” cürmünden tutuklanma kararı verilmişti.

“Anayasal nizamı ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçundan 2 yıllık tutukluluk mühletinin dolduğu gerekçesiyle 20 Mart’ta tahliyesine karar verilen Kavala, casusluk cürmünden tutuklu bulunduğu için cezaevinden çıkamamıştı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, Osman Kavala ve yakalama kararı bulunan eski CIA danışmanı Henri Barkey hakkında “Anayasayı ihlal” kabahatinden ağırlaştırılmış müebbet, “siyasal yahut askeri casusluk” kabahatinden ise 20’şer yıla kadar mahpus cezası istemiyle dava açılmıştı. İddianamede, Kavala ve Barkey’in FETÖ’nün Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde oluşturduğu yapılanmayla gerçekleştirme teşebbüsünde bulunduğu darbe teşebbüsü sürecinde de rol aldıkları belirtilmişti. 

DAHA EVVEL YAPTIĞI MÜRACAAT REDDEDİLMİŞTİ?

Osman Kavala’nın avukatlarının, “tutuklama önleminin tüzel olmaması, soruşturma evrakına erişimin kısıtlanması ve tutukluluk incelemelerinin hakim/mahkeme önüne çıkarılmaksızın yapılması nedenleriyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği” tezleriyle ilgili daha evvel yaptığı ferdi müracaat, Anayasa Mahkemesi Genel Kurulunca 22 Mayıs 2019’da reddedilmişti. Genel Konsey, kararı 5’e karşı 10 üyenin oy çokluğuyla almıştı.