ŞANSAL BÜYÜKA İLE DOBRA DOBRA

A Ulusal Kadrosu hocası Kuntz, Letonya maçı öncesi yaptığı açıklamada vakit istedi… Zati; gelen “zaman” diyor, giden “zaman” diyor. Yerlisi “zaman” diyor, yabancısı “zaman” istiyor.
A Ulusal ekipte “zaman” mı olur? Ülkenin en uygunları belirli… Her mevkiinin iki-üç alternatifi hazır… Bunlardan en iyiyi bulacak, oynatacak, en iyi sonucu almaya çalışacaksın.
Unutulmasın; A Ulusal Kadro müsabaka yeri, yetiştirme yeri değil… Bunun vakti olmaz. Günü yaşamak, günü kurtarmak zorundasın.
İyi-kötü, tıpkı Letonya maçında olduğu üzere…
Üstelik bu vaktin ucu-bucağı belirli değil… Üç ay mı, beş ay mı, bir yıl mı? O vakit, hiçbir vakit gelmedi. Daima “zamana” oynadık lakin bu kadar vakit geçti, bir türlü başarılı olamadık.
Vakte bırakılan işin bugüne kadar bittiğini hiç görmedik. Muvaffakiyetle sonlandığına şahit olmadık.
Ayrıyeten; ülke olarak, bu ülkenin insanı olarak verecek vakit mı kaldı? Elde, avuçta ne varsa yıllarca verdik. Futbolda gün yüzü görmedik.
Hala vakit diyoruz. Ne vakti kardeşim, ne vakti…
Akıp gidiyor, kaçıp gidiyor; tutamıyoruz vakti…
Stefan Kuntz’a öneririm; burası A Ulusal Ekip, vakte sarılmayı bırak, her maçı kazanmaya bak…

Bu futbolsa bizdeki ne?
Milletler Kupası finalinde Fransa ile İspanya ortasındaki futbol ziyafetini gördükten sonra, bir daha anladık ki, biz bu futbol sofralarında boşa kaşık sallıyoruz, yıllardır bu sofralardan futbola doymadan aç kalkıyoruz.
Çok açık ortada; Fransa ile İspanya’nın oynadığı futbolsa, bizim oynadığımızın futbolla uzaktan yakından ilgisi yok. Futbolun “F” sini bile beceremiyoruz.
Bir dakika içinde, direkte patlayan bir şut ve karşılıklı birer gol olur mu? Fransa-İspanya maçında oldu. Evvel Fransızlar vurdu, top üst direkten döndü, o top gitti İspanya’nın golü oldu. Santra yapıldı, Fransa beraberlik golünü attı. Yalansız-dolansız ve abartısız hepsi bir dakika içinde oldu.
– Bu kadar süratli ve çabuk oynarsan…
– Yan pasla oyalanmadan, ayağında top tutmadan, daima rakip kaleye oynarsan…
– Her fırsata yerde yatmazsan, vakit çalmazsan…
– Futbolun artık atletik bir oyun olduğunu anlarsan…
– Buna nazaran çalışıp hazırlanırsan…
– Az konuşup, çok çalışırsan…
– Devayı yalnızca transferde aramazsan…
Bir dakika içinde bir top da direkten döner, karşılıklı birer gol de atılır.
Gerçeği görmek lazım; Futbolda Avrupa ile ortamızda uzay kadar aralık var.

Niçin, niçin, niye!
Hürriyet’te okudum… TFF İdare Şurası üyesi ve A Ulusal Takımı’ndan sorumlu yeni yönetici Hamit Altıntop, “Bu kadro 6 ay boyunca inanılmaz kan kaybetmiş, geriye gitmiş” açıklamasını yaptı.
Sevgili Altıntop’a sormak lazım… Ulusal ekip 6 ay boyunca geriye giderken sen neredeydin? TFF İdare Konseyi üyesi değil miydin? İki futbolcu orijinli yöneticiden biri değil miydin?
Bu kadar makûs gidişi, bu gidişin inanılmaz boyutlara ulaşmasını yeni mi gördün? Bu denli vakit, niçin sustun, niçin durdun, niçin uyudun? Niçin uygun biçimde müdahil olmadın? Niçin çok vakit uyuyup, misyonunu berbata kullandın?

Çıtkırıldım Serdar!
Serdar Aziz tam üç yıl sonra yine ulusal kadroda birinci on teğe döndü. Lakin ulusal maçta da sakatlanıp çıktı ve oyunu tamamlayamadı. Serdar Aziz’in bu “çıtkırıldım” yapısı, kendisinden o kadar çok şey aldı götürdü ki…

70 dakika niçin yattık?
Uygundan başlayalım… Letonya karşısında bitime 20 dakika kala golü yiyip o maçı çevirmek kolay değil… Daima öne geçip beraberliğe yakalanan ekip olarak, bu sefer dayanılmaz bir geri dönüşü başardık.
– Madem son 20 dakikada bu kadar ezici bir baskı kurup durum buluyoruz, koca yetmiş dakika niçin yattık?
– Yavaş oynuyoruz, yavaş hamleye çıkıyoruz. Açıkçası makûs oynuyoruz.
– Haydi makus oynuyoruz, reaksiyon nerede, isyan nerede?
– Merih Demiral ve Çağlar Söyüncü üzere iki yıkılmaz duvarda önemli bir düşüş var, niçin?
-Berat, bu ulusal grubun orta alanına yerleşiyor.
– Hakan Çalhanoğlu’ndan, bir kez olsun Cengiz Ünder uğraşı ve performansı bekliyoruz.
– Son 20 dakika “Çılgın Türkler” imgesi veren grup, Avrupa’nın “leblebi çekirdek” grubu Letonya karşısında tek konum yaratamadan 70 dakikayı nasıl geçirir?
– Sonuca sevinelim lakin gerçeği görelim; İyi futbolculardan konseyi grupla makus oynuyoruz. Hem de çok makûs …

Hollanda’nın insafına kaldık
Katar’a gitme yolunda, kendi alanımızda aldığımız sonuçlara dikkatinizi çekerim.
– Letonya’ya 3-1 galiptik, 3-3 berabere kaldık.
– Karadağ’a 2-0 galiptik, 2-2 berabere kaldık.
– Norveç’e 1-0 galiptik, 1-1 berabere kaldık.
Eldekini avuçtakini dağıttık, Katar’a gitmek için Hollanda’nın insafına kaldık.

Ne oldu Umut Meraş’a?

Ulusal kadroda yakın devirde sol bek Umut Meraş vardı. Sol bekte bu kadar kahır çekerken “doktor” üzere imdada yetişmişti. Bu Umut Meraş’ın birden sesi soluğu kesildi. Allah korusun öldü mü, yaralandı mı, sakatlandı mı, ne oldu bu Umut Meraş’a?
Ulusal ekipte “jet” süratiyle yükselen bir oyuncu bu kadar çabuk kaybolur mu?

Siz mi seçtiniz?

Kulüpler Birliği Lideri Ahmet Ağaoğlu‘nun geçen hafta yaptığı “isyan” açıklamasına yürekten katılıyorum. Her cümlesine, her sözüne, hatta her harfine… Lakin bir şey değişmez… Niçin değişmez;
– TFF Lideri Nihat Özdemir’i siz mi seçtiniz?: HAYIR…
-MHK Lideri Serdar Tatlı’yı siz mi seçtiniz?: HAYIR…
– MHK üyelerini siz mi seçtiniz?: HAYIR…
– TFF İdare Konseyi üyelerini siz mi seçtiniz?: HAYIR…
Günümüzü geçtik, geleceğe bakalım…
* n TFF Başkanı’nı siz mi seçeceksiniz?: HAYIR…
-MHK Başkanı’nı siz mi seçeceksiniz?: HAYIR…
– MHK üyelerini siz mi seçeceksiniz?: HAYIR…
-TFF İdare Heyeti üyelerini siz mi seçeceksiniz?: HAYIR…
Bu kadar “hayır”ın olduğu yerde, “hayırlı” bir iş olmaz.

Abartmayalım

Avrupa’yı salladık. Çok uzun yıllardır memleketler arası alanda averaj kadrosu olan Letonya’yı yendik diye Avrupa futbolu mu sallanır?
Tarih yazdık. Letonya’yı doksan yıl sonra yendik diye tarih mi yazılır, fakat acizliğimiz ve ayıbımız kapanır.
Abartılı, ölçüsüz başlıklarla kendimizi kandırıyor, sonraki birinci maçta patlıyoruz.

İsyan, öfke, reaksiyon
– Dünyayı titreten, resmen dehşet salan bayan ulusal voleybol kadromuz var.
– Attığını 12’den vuran okçularımız var.
– Şimdiye kadar nal toplarken, artık madalyaları toplayan jimnastikçilerimiz var.
– Atletlerimiz var.
– Klâsik sporlar güreşi, tekvandoyu saymıyorum bile…
– Boşa kürek çekmeyen kürekçilerimiz var.
– Var da var… Her branşta gurur abidelerimiz var.
– Mahzurları aşan, dünya şampiyonluklarına imza atan engelli ulusal futbol ekibimiz var. Pardon, manisiz ulusal grubumuz var.
– Meşakkat futbolda… A Ulusal grupta…
– Atletin, kürekçinin, okçunun, bayan voleybolcunun becerdiğini, başardığını, futbolda A Ulusal Takım’la niçin yapamıyoruz?
– Futbola maddi-manevi her şeyi veriyor, daima sıfır çekiyoruz.
– Bunun bir isyanı, öfkesi, reaksiyonu olmalı…