Olay geçen Perşembe Maltepe Cevizli Mahallesi 30 Ağustos Caddesi’ndeki otelin 15’inci katında meydana geldi. Argümana nazaran Sedanur Şen (23) ile Serdar Yazıcı’nın (32) otele yerleşmesinin akabinde sabah saatlerinde elindeki çanta ile odadan çıkan Serdar Yazıcı otel çalışanlarına kız arkadaşı Sedanur Şen’in uyanmadığını ve bedeninin morardığını söyledi.

Olay yerine gelen sıhhat grupları, Sedanur Şen’in hayatını kaybettiğini belirledi. Bedeninde rastgele bir darp izine rastlanmadığı belirtilen Şen’in cesedi, İsimli Tıp Kurumu Morgu’na kaldırıldı.

KUŞKULU İSİMLİ DENETİM KAİDESİYLE HÜR BIRAKILDI

Olayın akabinde Serdar Yazıcı, polis takımları tarafından gözaltına alındı. Serdar Yazıcı’nın, “uyuşturucu unsur imal ve ticareti”, “uyuşturucu unsur kullanma” ve “dolandırıcılık” cürümlerinden kaydı bulunduğu öğrenildi. Yazıcı’nın polisteki tabirinde

gece kız arkadaşı ile uyuşturucu kullandıklarını, sabah ise Şen’in bedeninin morardığını ve uyanmadığını gördüğünü söylediği belirtildi. Emniyetteki süreçleri tamamlanan Yazıcı Anadolu Adliyesi’ne sevk edildi. Savcılık sorgusunun akabinde kuşkulu Serdar Yazıcı’yı tutuklama istemiyle mahkemeye sevk etti. Yazıcı çıkarıldığı mahkemece isimli denetim koşuluyla hür bırakıldı.

“HİÇBİR HATASI OLMAYAN, YALNIZCA RUHSAL RAHATSIZLIĞI OLAN TEDAVİ GÖREN BU ORTADA RUHSAL RAHATSIZLIĞINDAN ÖTÜRÜ UNSURA BULAŞAN BİR KIZ”

İsimli Tıp Kurumu’ndan alınan Sedanur Şen’in cenazesi geçen Cuma Karacaahmet Mezarlığı’na defnedildi. Sedanur Şen’in babası İbrahim Şen, kızının bipolar hastası olduğu ve bu nedenle unsur bağımlısı olduğu için tedavi gördüğünü söyleyerek, ” 23 yaşındaki meleğimi toprağa verdim. Hiçbir hatası olmayan, yalnızca ruhsal rahatsızlığı olan tedavi gören bu ortada ruhsal rahatsızlığından ötürü unsura bulaşan bir kız. Tedavi görüyordu, hem unsur hem de ruhsal. Bipolardı benim çocuğum. Melekti yani onu diyebilirim. Herkes tanıyor biliyor bizi. Palavra konuşacak bir şeyim yok. Benim çocuğumu kandırdılar. Benim çocuğuma çip taktılar unsur kullanmayı engelleyici. Bir sürü ilaç verildi. Tabip denetiminde konuta getirildi.” dedi.

“SIRF UNSUR VERMEK İÇİN BENİM KIZIMI ÖLDÜRÜYOR ORADA.”

Şen, “Evde dinlenmesi lazımdı. Fakat unsur yoksunluğu çekiyor, dışarı çıkıyor. Yemin billah ediyor bir şey yapmayacağım diye. Lakin bu erdemsizler onu arıyorlar, bir biçimde buluyorlar. Çocuğu teşvik ediyorlar. Çocuğumun ayağında iltihap oluşmuştu. Hastaneden geliyordu gece 23.30’da. 30 tane iğne olması lazımdı. Onu geliyor hastaneden alıyor bu erdemsiz. Biz bir hava alalım, çok sıkıldı diyor. Gidiyorlar hava almaya, gelmiyorlar. Saatlerce arıyoruz annesi arıyor, yazıyor, yok. Benim çocuğuma çip takılı. Hala dikişleri duruyordu üzerinde. Onu bile bile otel odasına götürüyor. Yalnızca unsur vermek için benim kızımı öldürüyor orada. Kızım kendisi diyordu, ‘Baba ben husus alırsam ölürüm. Hekimim bana asla alma, kullanma, geçecek bu demişti.’ dedi.” diye konuştu.

“BİZİM MELEĞİMİZDİ. BENİM KIZIM CANAVAR OLDU ONLARIN YÜZÜNDEN”

Kızını anlatan İbrahim Şen, “Bizim meleğimizdi, sokaklardan yavru kedileri toplayan, kimseyi kırmayan, hassas, tertemiz, üniversitesini başarılı bir halde bitirmiş, Turizm ve Otelcilik mezunu, spor eğitmenliği sertifikası almış, sporla uğraşan bir kızdı benim çocuğum. Sıhhatine dikkat eder, yağlı yemez, spor yapar. Benim kızım canavar oldu onların yüzünden” dedi.

“ÇOCUĞUMUN TEDAVİ GÖRDÜĞÜNÜ BİLE BİLE ONA ENJEKTE EDEN KATİLDİR BENİM İÇİN”

Kuşkulu Serdar Yazıcı’nın hür bırakılmasına reaksiyon gösteren baba İbrahim Şen, “Bana verilen bilgiye nazaran oteldeki aramalarda çantasında silah bulunuyor. Uyuşturucu imalatı yapmaktan sabıkalı. Uyuşturucu satmaktan sabıkalı. Bu şahıs neden özgür bırakıldı sormak istiyorum. Biz esasen şikayetçi olduk. Benim çocuğum yandı, biz yandık. O 23 yaşındaki fidan gitti. Benim çocuğumun tedavi gördüğünü bile bile ona enjekte eden katildir benim için” formunda konuştu.

“BANA GİDERKEN DEDİ Kİ; ‘KIZINIZ BANA EMANET KORKMAYIN'”

Sedanur’un annesi Sevinç Şen, gözyaşları içinde yaşadıklarını anlattı. Sevinç Şen, “Onu en son ayın sekizi çarşamba günü gördüm. Onu iğne olmaya ben götürüyordum. Sabah öğlen akşam iğnesi vardı, ayağındaki enfeksiyondan ötürü. Dışarıya çıkmıştı, müsaade almıştı. ‘Anne çok sıkıldım, ne olur hiçbir şey yapmayacağım. Birazcık çıkayım kıyıya. Arkadaşım yanımda inançlı bir arkadaşım. ‘ dedi. Saat 23.00 üzere tıp merkezinde buluşalım dedi. Sonra iğne için buluştuk, bir otomobille geldi o çocukla. Baktım orada bekliyor, neden bekliyor sanki dedim. Sonra, ‘Anne ben arkadaşlarımın yanına gideceğim Beşiktaş’a.’ dedi. Hayır gidemezsin, bunu benden isteme. Ne dedi sana hekimin, ’20 gün konutta kal, dışarı çıkma, pak kal Seda.’ dedi, dedim. Ayrıldık, o çocuğun otomobiline bindi. ‘Arkadaşım beni bırakacak.’ dedi. Sonra ayrıldım onlardan gidiyordum. ‘Anne gel seni de bırakalım.’ dedi. Beni konuta bıraktılar. Bana giderken dedi ki, ‘Kızınız bana emanet korkmayın.’ Sonraki gün, ilaç saati geldi. Alarmı çalıyor telefonun. Aradım, toplumsal medyadan bildiri attım en sonunda. Kızım dedim, ne olur beni duy, ilaç saatlerin geçti. Ayağındaki yaraya pansuman yapmamız gerekiyor. Kayınvalidem aradı, polis geldi dedi. Sonra karakola gittik bir arada. Polisler birbirlerine bakıyorlar, nasıl söyleyeceklerini bilemediler.” dedi.