MEHTAP GÖKDEMİR Ankara – CHP İstanbul Milletvekili, Parti Meclisi Üyesi Yunus Emre, milletvekili seçiminde ortaya çıkacak parlamento aritmetiğine ait olarak, “Millet İttifakı olarak en az 360 sandalyeyi almamız lazım. Zira bu 2017 değişikliğinden sonra yapılan anayasa, Türkiye’nin bugün en büyük sorunu haline geldi, bunun değişmesi lazım. Türkiye’nin sıkıntılarının çözülebilmesi lakin bu türlü mümkün olur” dedi.

TBMM’deki makamında Milliyet’in sorularını yanıtlayan Emre, özetle şunları söyledi:

BU TÜRLÜ BİR HAFIZA VAR: Genel Liderimize Çubuk’ta yapılan bir saldırıyı hatırlayın. Ondan evvel PKK’nın Artvin’de yaptığı ve bir jandarmanın şehit olduğu saldırıyı hatırlayın. Ya da o mafya raconu üzere bir şehit cenazesi namazında önüne mermi bırakılmasını hatırlayın. Meral Hanım’ın konutuna baskın üzere insanların gitmesini hatırlayın. Akşener’e yönelik hücum sonrası Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı, ‘bunlar daha iyi günleriniz’ kelamları… Düşününce 8-10 hadise çabucak aklımıza geliyor. Güya, Türkiye’de siyaseti tanzim etmeye dönük bu türlü olaylar yaşanıyor. Siyasete istikamet vermek, siyaseti tanzim etmek için yapıldığını ben görüyorum. Türkiye’nin tarihinde de var. 1980’de darbe oldu. 12 Eylül’de, o yaz darbeden bir kaç ay evvel Başbakan öldürüldü Türkiye’de. DİSK’in eski Lideri Kemal Türkler öldürüldü. MHP’li bir bakan öldürüldü. O bakımdan Türkiye için bu türlü bir hafıza var.

İKTİDAR DEĞİŞECEK: Genel Liderimizin söylediğinden benim anladığım, ‘Türkiye’de iktidar seçimlerde değişecek. Biz, muhalefet olarak çoğunluğu aldık. O yüzden Türkiye’yi bir kaygan yere taşıyıp, seçimde iktidar değişikliğinin önüne geçmeye dönük bir çaba olabilir. Bu, Türkiye’nin içinden de olabilir, dışından da olabilir. .                    

VAATLERİ GERÇEKLEŞMEDİ: Bir sefer topluma karşı en büyük vaatleri gerçekleşmedi. ‘Türkiye’yi parlamenter sistem ekonomik gelişmeden yoksun ediyor, bu kardeşinize yetkiyi verin, bak ben dolarla, işsizlikle nasıl baş ediyorum görün’ diyorlardı. Bunun tam zıddı bir durum ortaya çıktı. Buna karşılık muhalefet cephesinde de geniş bir birliktelik oluştu.

Bize evvelden diyorlardı ki CHP’ye, ‘CHP Bakırköy’de, Kadıköy’de, Konak’ta, Çankaya’da yani ekonomik durumu, eğitim durumu, gelir durumu, görece daha iyi yerleşim bölgelerinde güçlü. Oraların partisi, oraların temsilcisi’… Bu mahallî seçim tecrübesi, CHP’nin bütün toplumu kucaklama azminde olduğunu, geçmişten beri kendisine oy veren destekçilerinin değil, çok geniş bir çoğunluğun kaygılarıyla ilgili olduğunu gösterdi. Bu farklı bir durum. Seçmen bunu yeni görüyor. İktidar, kaygı yaratmaya çalışıyor. Yeni kavramla karşı karşıyayız: ‘Endişeli muhafazakârlar’ deniyor. ‘Onlar gelirse’…

ADIM ADIM İNŞA ETTİ: Genel Liderimizin bilhassa 2017 referandumuyla başlayarak 2018 seçimi, 2019 lokal seçimi ile adım adım inşa ettiği bir strateji var. Bu, iktidarın baskıcı otoriter idaresini, çok geniş bir halk takviyesi oluşturarak sandıkta yenmeye dayalı. Bunu yaparken de doğal olarak geçmişte oy almadığımız kısımlardan oy almaya, dayanağa dayalı.

Niçin bu türlü? Türkiye’de zati çok yüksek seçimlere iştirak oranı var. Beşerler, yüzde 85 sandığa gidiyorlar. Bu ne demek? İktidara gelmek istiyorsanız sandığa gitmeyen seçmeni organize etmek değil, rakibinizin seçmeninin takviyesini almanız gerekiyor.

360 SANDALYE: Bizim yapmamız gereken şu; Millet İttifakı olarak en az 360 sandalyeyi almamız lazım. Zira bu 2017 değişikliğinden sonra yapılan anayasa, Türkiye’nin bugün en büyük sorunu haline geldi, bunun değişmesi lazım. Türkiye’nin meselelerinin çözülebilmesi, lakin bu türlü mümkün olur.

Birkaç hafta içinde Meclis’te bütçe görüşmeleri başlayacak. Meclis, bütçeyi reddedemiyor. Yani Meclis, bütçeyi beğenmezse geçen yılki bütçe üzerine tekrar değerleme oranı da eklenerek kabul ediliyor. Kontrol yapılamıyor.

Bizim Cumhurbaşkanlığı ve parlamento çoğunluğunu almanın yanında temel gayemiz, anayasayı değiştirecek bir çoğunlukla yani bizim ittifakın Meclis’e gelmesi, bizim bunu yapmamız lazım.

‘Türkiye’de yeni bir siyasi fark var’

Bugün Türkiye’de o eski tip sol-sağ ayrımı yerine, demokrasi-otoriterlik ayrımı ön planda. Türkiye’de yeni bir siyasi fark var. Ruhsal bağlılık, aidiyet hisleri de var. Bu ayrıyeten her gün tahkim ediliyor. Muhakkak semboller, tarihî olaylar kullanılarak bir kutuplaşma stratejisi iktidar tarafından Türkiye’de uygulanıyor. Türkiye’de AK Parti, Erdoğan’ın bir seçim makinası haline dönüştü. Öbür bir işe yaramıyor. Yeni takımlar, yeni fikirler çıkarmıyor.

‘Siyasi Partiler Kanunu düzenlemesi yapacağız’

Olağan ki biz anayasayı değiştiremeyecek bir sayıyla gelsek bile, tekrar yapacak çok iş var. Mesela, Siyasi Ahlak Yasası çıkaracağız. Bunun için anayasayı değiştirmeye gerek yok. Türkiye’de siyasal hayat demokratikleştirmek için Siyasi Partiler Kanunu, Seçim Kanunu düzenlemeleri yapacağız. Bunun için anayasa değişikliğine gerek yok. Meclis’te yeni bir komite, Kesin Hesap Kurulu oluşturacağız. Başında da muhalefet partisinden bir milletvekili olacak.

Ekonomik Toplumsal Kurul çalışmıyor. Bunun çalışması lazım. Yeni toplumsal güvenlik yaklaşımı olarak biz aile dayanakları sigortasını oluşturacağız. Yapacak çok şey var. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin uygulanmayan kararları, Demirtaş, Kavala kararları başta olmak üzere. Türkiye’de büsbütün sorunun kökeninde anayasa var lakin hem mentalite bakımından yapılacak değişikliklerle hem de bir grup yasal düzenlemelerle Türkiye çok yol alır. Anayasayı değiştirmeden de aslında birçok şey yapılabilir.