Oyuncu Deniz Baysal ile Kolpa kümesinin solisti Barış Yurtçu, Türkiye’nin birbirine en çok yakışan çiftlerinden… Evliliklerini gözlerden uzakta yaşamayı tercih eden ikiliyle, 14 Şubat Sevgililer Günü vesilesiyle buluştuk. Yeni meskenlerinin kapılarını birinci kere CADDE’ye açan çiftle, aşk kıssalarını, projelerini ve pandemi günlerinde neler yaptıklarını konuştuk.

– 2020 güçlü bir yıl oldu. Bu periyot sizin için nasıl geçti?

Deniz Baysal: İş ya da sevdiklerimizi görememe bakımından kuvvetli oldu. Meskende vakit geçirdik, daha çok yemek yaptık. Doğum günümüzde pastalarımızı kendimiz yaptık. Bir biçimde cümbüşe çevirmeye çalıştık. Karamsarlığa düşseydik, işin içinden çıkamazdık.
Barış Yurtçu: PlayStation oynadık bol bol. Netflix’te izlemediğimiz bir şey kalmadı. Mantı, pizza, ekmek hazırladık. Birlikte müzik kaydı yaptık. Kimseyle görüşmedik alışılmış, biraz sıkıntı geçti. İş de yoktu. Yaza gerçek sürece alışmaya başladık. Yani birinci bir bocaladık ancak sonra herkes üzere ahenk sağladık.

– Daima meskende olmak münasebetinizi nasıl etkiledi?

D.B.: Biz daima yan yanayız aslında. Her şeyi birlikte yaptığımız için yabancı gelmedi. Artık Ankara’da yeni dizi çekimlerim başladı, yeniden hoş yönetim ediyoruz bence.
B.Y.: Ben de gittim, bir hafta kaldım Ankara’da… Birinci seferinde de bir arada gitmiştik. İşimizi yapıyoruz, yönetim edeceğiz mecbur. Özlemek de hoş, olması lazım.

– Ne vakittir birliktesiniz? Kaç yıl oldu?

B.Y.: Dört bitti. Bir de biz daima arkadaş gibiyiz. Natürel ki aşk, sevgi var lakin sabahlara kadar oyunlar oynayıp, gülen tipleriz. O yüzden beraberken sıkılmıyoruz.

– Birinci adımı kim atmıştı?

B.Y.: Ben attım diyebilirim. “Eve gittin mi?” bildirisini atan benim. Sorunun saçmalığına bak (gülüyor).
D.B.: Dışarıdaydık, konuta gitmem 10 dakika. İki saat sonra, “Vardın mı?” diye yazdı. O sırada düşündü demek, ‘Ne yapayım?’ diye…

– Evlenme teklifi anı nasıldı?

D.B.: ‘Söz’ dizisine başlamıştım, Barış, “Gel yemek yiyelim, kutlayalım” dedi. Fakat 1-2 hafta öncesinden belirliydi. Kendi kendine dalıp gidiyor, telefonunu saklıyordu.
‘Herhalde yolun sonuna geldik’ diye düşündüm. Neyse yemeğe oturduk, siparişimizi verdik ve balkona çıktık. Sonra içeri girdik, bir anda, “Seni çok seviyorum biliyor musun?” dedi. “Ben de seni çok seviyorum hayatım” dedim.
Sonra yanıma gelip, “Kalkar mısın?” dedi ve bir anda yere çöküp, elindeki kutuyu açtı. Yüzük olduğunu görünce ağlamaya başladım. Bir döndüm bütün arkadaş kümemiz orada, tekrar ağlamaya başladım. Ailelerimizi imajlı aramışlar, onları görünce bir daha ağladım.
B.Y: Ağlamaktan “Evet” demedi (gülüyor). Bu ortada nitekim zormuş, ben bayağı zorlandım.

– Düğün nasıl geçti?

D.B.: Çok keyifliydi hakikaten, tam da vaktinde yapmışız pandemi öncesinde… Bütün herkesi bir ortada görmüş olduk.
B.Y: Ben düğün öncesinde bir hafta çok önemli depresyona girdim. O denli bu türlü değil, yemeden içmeden kesildim.

– Evlilik gerilimi mi yaşadınız?

B.Y.: Hakikat karar mı verdik, bunun dönüşü yok üzere bir ruh haline girdim. Daha sonra araştırdım, birçok erkekte oluyormuş. Bir hafta ruh üzere gezdim. Lakin düğün sabahı uyandığımda, “Hadi artık başlıyoruz eğlenmeye” dedim.
D.B.: Düğün sabahı bende de gerginlik vardı. Makyaj sanatkarı Rıfat Yüzüak uçağı kaçırdı. Ağlamalar, etmeler.
Neyse ki yetişti, eli de çok pratikti.
B.Y.: Birbirimize hiç yansıtmadığız lakin kendi içimizde o denli bir gerginlik yaşadık.

– Çocuk istiyor musunuz?

D.B.: Yok. İki tarafın da hazır olması çok değerli.
B.Y.: Etrafımızda gördüğümüz kadarıyla çocuk çok vakit alıyor. Sıkıntı bir karar. Geri dönüşü de yok, o yüzden hazır olmamız lazım. Biraz daha gezme tozma, iş meslek modunda olduğumuz için önümüzdeki birkaç sene düşünmüyoruz.

– Birbirinize aşkınızı nasıl anlatırsınız? Birinci günkü üzere devam ediyor mu?

D.B.: Daha hoş devam ediyor. Şu anki halimizden daha mutluyum. Öncesinde o kendinden ödün vermemeye çalışıyordu, ben de kendim-den… Bir trip atardım, üç gün sürerdi. Onları aştık. Bir arada çok hoş bir dönüşüm geçirdik.
B.Y.: Klasik vardır ya, “Aşk yerini sevgiye bıraktı”, bizde o denli bir şey olmadı. Hâlâ birinci günkü üzere devam ediyor lakin hengame yok, tartışma yok. O yüzden şu an daha iyi.
D.B.: Çok tuhaf bir güç var ortamızda, yan yana oturalım ya da uzanıp bir şeyler izleyelim, sakinleştirici tesiri var Barış’ın, çabucak uykum gelir. Öteki bir güç geliyor, rahatlatıyor.
B.Y.: Ben de tıpkı biçimde Deniz’le konuşunca esnemeye başlıyorum (gülüyor). Evlilik bize yaradı. Bir gün bile “Acaba yapmasa mıydık?” demedim. Bilakis “İyi ki” dedim. Güç verdik sahiden birbirimize.
D.B.: Ben ezelden beri olumlu biri değildim, o da aslında Barış ile oldu. Ona olan sevgim, aşkım sayesinde olumlu düşünmeye başladım. En ufak bir şeyde “Daha berbatı olabilir. İkimiz de sağlıklıyız, ailelerimiz de öyle” deyip toparlayabiliyorum.

‘Bizim için her gün Sevgililer Günü’

– 14 Şubat Sevgililer Günü sizin için ne tabir ediyor, kutlar mısınız?

D.B.: Kelamda kutlarız. Çok ciddiye aldığımız şeyler değil aslında. Bize her gün Sevgililer Günü (gülüyor)… Kutlar geçeriz.
B.Y.: Berabersek alışılmış daha memnun oluruz o gün.

– Pandemi bitince birinci neler yapacaksınız?

D.B.: Sokaklara çıkıp, herkese sarılacağım (gülüyor).
B.Y.: Ben kendi adıma kalabalık bir yere gidip, eğlenmeyi çok özledim. Olağan vakitler üzere çekinmeden bir yere gidelim.

– Yeni projelerinizden de bahsedelim…

D.B.: TRT 1’de yayına girecek dizi için çekimlerimiz Ankara’da devam ediyor.
Türkiye’nin başardığı birbirinden kıymetli zımnî operasyonlarda, kararlılığı ve zekasıyla ön plana çıkan, ayakları yere sağlam basan gizemli bir karakteri canlandırıyorum. Damara basmayı seven, sonuna kadar giden bir bayan. Kendini ezdirmeyen biri.
B.Y.: Meskenin alt katını stüdyo haline getirdim. Bol bol müzik ve beste yapıyorum. Yeni klip çekeceğim, onun görüşmeleri var şu an. ‘O Ses Türkiye’den Zeo ile bir düet yaptık. Onun dışında kendi single’larım olacak. Pandemi bitince de inşallah konserler başlayacak. Düğün müziğimizi da profesyonel kayda çevirdim. O da bu ortalar çıkabilir.