Kalp Damar ve Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Tankut Akay, atardamarların kalpten pompalanan kanı bedene getirdiğini, toplardamarların ise ayaktaki kanı kalbe geri götürdüğünü belirterek, “Bu toplardamarların içerisinde ayak bileğimizden kasığımıza kadar uzanan bölgede her 8-10 santimetrede yerleşmiş bir kapakçık var. Kan bu kapaklara takılarak kalbe gerçek geliyor. Rastgele bir sebeple bu kanın geriye kaçmasına ‘toplardamar yetmezliği’ diyoruz. Bu şahıslarda bacaklarda ağrı, kramp, yanma, karıncalanma, şişme, yük hissi, huzursuzluk ortaya çıkabiliyor. Bunlar toplardamar yetmezliği semptomlarıdır. Varisler ise, üst yanlışsız çıkamayan kanın kendine yeni yollar bularak, olağanda gözle görmememiz gereken damarları gözle görünür hale hatta olağan çapının 5-10 katı kadar büyümesine yol açması durumuna da varis ismini veriyoruz” diye konuştu.

‘Türkiye’de15 milyon varis hastası mevcut’ 

Akay, varisin yüklü olarak çalışan toplumlarda her 3 bayandan ve her 5 erkekten 1’inde görüldüğünü kaydederek, şunları söyledi:

“Türkiye’de yapılan bir çalışmaya nazaran ülkemizde her sene 1,5 milyon yeni kişinin varisli hastalara katıldığı varsayım ediliyor. Ülkemizde şu anda 10 ila 15 milyon kadar varis hastası mevcut. Bayanlarda bilhassa gebelik ya da hormonal değişikliklerden yahut doğum denetim haplarının alınması durumunda östrojen ve progesteron istikrarının değişmesi aslında bu hastalıkta değerli rol oynuyor. Bilhassa kılcal damarlar bayan hastalarda kozmetik sebeple daha çok şikâyet yaratıyor. Zira bayan hastalar tüylerini de almış oldukları için erkeklerde kıllar kılcal damaları saklıyor. Bayanlarda daha çok şikâyet olmasının sebebi de budur. Daha fazla şikâyet oluşmasının en değerli sebeplerinden biri de, gebeliktir. Gebelikte oluşan varislerin değerli bir kısmı doğum sonrasında kendiliğinde yok olmaktadır.”

‘Ameliyatları yüzde 90’ın üzerinde kullanmıyoruz’ 

Akay, kılcal damarların yahut biraz daha büyük damarların tedavisinin kalp ve damar cerahları tarafından poliklinik kaidelerinde yapıldığını söyleyerek, “Ameliyat yerine geçen lazer ve radyofrekans ile son vakitlerde ortaya çıkan yapıştırıcı tedaviler gündemdedir. Evvelden bu hastalık 20 yıl öncesinde açık ameliyat ile tedavi ediyorduk. Sistemlerin bilinmeye başlanmasından sonra bu hastalara artık ameliyat yükü vermeden çok küçük bir iğneyle bozuk olan damarı yakıp, kurutmak yahut yakmadan kurutmak halinde iki tane metotla, ısıyla alakalı ya da ısı kullanmadan yaptığımız tedavilerle tedavi etmemiz mümkün. Ameliyatları artık yüzde 90ının üzerinde hastada kullanmıyoruz” dedi.

‘Pandemi periyodunda hareketsiz kalınmamalı’ 

Pandemi devrinde de bütün dünyanın önceliklerinin değiştiğini, herkesin konutlarında kaldığını da anımsatan Akay, “Ayakta fazla kalan ya da oturan şahısların mesken içerisindeyse şayet kendilerine bir iş yaratıp, yürümesi ve baldır kaslarını çalıştıracak antrenmanlar yapması gerekir. Şayet hareket edemeyecek kadar problemli şahıslar varsa, bel fıtığı ya da ağır romatizması vardır, hareket edemiyordur; pasif antrenmanlar var. Bulunduğu yerde baldır kaslarını çalıştırmak ismine topukları üzerinde kalma, inme; bacak bacak üstüne atmadan ayaklarını üst gerçek kaldırarak bilekten ayaklarını döndürme üzere baldır kaslarını çalıştırıcı pasif idmanlar var. Kilo da varise çok sebep oluyor; meskende pandemi devrinde hareketsiz kalan şahısların kilo almamalarını ve diyetlerine dikkat etmesini öneriyoruz” diye konuştu.