Olay, Kocasinan ilçesi Emmiler Mahallesi’nde geçen mayıs ayında meydana geldi. Boşandıktan sonra tekrar bir ortaya gelen Mehmet Turhan ve Firdevs Öztürk, 19 Mayıs’ta ortadan kayboldu. Çocuklarının kayıp ihbarı üzerine polis olayla ilgili inceleme başlattı. Vilayet Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Ofis Amirliği takımları, çiftin bulunması için yakınlarıyla bağlantıya geçti. Polis, kayıp Mehmet Turhan’ın kardeşi Yusuf Turhan’ı, çelişkili tabirleri üzerine takibe aldı. Yusuf Turhan’ın meskeninin yanına yeni tandır yaptırdığını belirleyen polis, arama yaptı. Kadavra köpeğinin kullanıldığı aramalarda, çiftin cansız vücutlarının beton dökülü tandırın içinde olduğu belirlendi. Tandırı kürekle kıran takımlar, kaybolduktan 22 gün sonra Mehmet Turhan ve Firdevs Öztürk’ün cansız vücutlarına ulaştı. Çiftin öldürüldükten sonra çuvalla tandırın içine atıldığı tespit edildi. Tandırdan çıkarılan çiftin cenazeleri, otopsileri yapılmak üzere Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı.

Olayla ilgili Mehmet Turhan’ın kardeşi Yusuf, eşi Nejla ve oğlu Bedirhan Turhan yakalandı. Gözaltına alınan şüphelilerden Yusuf Turhan ile oğlu Bedirhan Turhan tutuklandı, Nejla Turhan ise isimli denetim koşuluyla özgür bırakıldı. 

AĞIRLAŞTIRILMIŞ ÖMÜR UZUNLUĞU MAHPUS İSTEMİ

Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianame Kayseri 5inci Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi. İddianamede, Yusuf Turhan hakkında, ‘yakın akrabayı tasarlayarak öldürme’ cürmünden ağırlaştırılmış ömür uzunluğu mahpus, oğlu Bedirhan ve eşi Nejla hakkında ise, tasarlayarak öldürme cürmünden müebbet mahpus ile cezalandırılmaları istendi.

BABA, ANNE VE OĞUL HAKİM KARŞISINDA

Kayseri 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde sanıkların yargılanmalarına başlandı. Duruşmada tutuklu yargılanan baba ve oğlu ile tutuksuz yargılanan Nejla Turhan hazır bulundu. Savcılık sözlerini kabul etmeyen sanık Yusuf Turhan, “Ağabeyim açık cezaevine çıktıktan sonra bana musallat oldu. Bana amcamın oğlu ile mektup gönderdi, ‘Paramı versin yoksa öldürürüm’ diye. Ağabeyim benim başıma belaydı, o yüzden uzak duruyordum. Olaydan bir gün evvel köye ağabeyimin yanına gittim. ‘Bağımı ver. 17 yıl mahpus yattım, sizi de öldürür, bir 17 yıl daha yatarım’ dedi. Ağabeyimin elinde ip vardı. Boğazıma dolamaya çalıştı. Boynumu eğdim ve ipi elinden aldım. Daha sonra ben onun boğazını bir dakika kadar iple sıktım. Sonra ip koptu, ağabeyim yere düştü. Ne yaptığımı bilmiyordum, kendimi kaybetmiştim. Odadan çıktıktan sonra yengem bana bir şeylerle vuruyordu. Daha sonra kopan ip modülüyle yengemi de boğdum” dedi.

‘AĞABEYİMİ ÖLDÜRMEK İÇİN PLAN KURMADIM’

Yusuf Turhan, ağabeyi ile yengesini öldürdükten sonra oğlu Bedirhan ile birlikte torbaya koyduğunu belirterek, “Ağabeyimle yengemi torbaya koyup, torbaları da otomobile yerleştirdik. Cesetlerden kurtulmaya çalıştım. Hiçbir yer bulamadım, köye götürdüm. El otomobiliyle tandıra götürdüm. Daha sonra da iki cesedin üzerini betonla örttüm. Ben ağabeyimle yengemi öldürecek olsam, ne konutu ne de para verirdim. Ağabeyim beni öldürmeye çalışıyordu. Kardeş katili olarak yargılanmak bana çok güç geliyor. Ağabeyimi öldürmek için plan kurmadım” dedi.

Babası ile amcasının birebir odada olduğunu anlatan sanık Bedirhan Turhan ise, “Babam çok öfkeli bir formda elinde ip modülüyle duruyordu. Sonra yengem babama vurmaya başladı. Babam elindeki iple yengemi de boğdu. Sonra cesetleri torbaya koyduk. Bağ konutumuza götürdük, babam iki cesedi tandıra koydu. Çimentoyla üzerini kapattık, katiyetle amcamı öldürmek üzere bir planımız yoktu” diye konuştu.

Eşi Nejla Turhan ise üzerine atılan suçlamaları kabul etmeyerek beraatini istedi.

Mahkeme heyeti, sanıkların mevcut hallerinin devamına karar vererek, eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı erteledi.